“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.”
-Orhan Pamuk, Yeni Hayat
Kitapların dolaylı yoldan hayatlarımıza dokunduğuna inanıyordum. Okumalarımız, bir sonraki okumalarımızı belirliyor. Böylece sayfalarını araladığımız her yeni metin bir parça değişmemize, incelmemize ve yeni fikirler edinmemize ön ayak oluyor. Vegan Olmak İçin Bahaneler’i elime alana kadar, söz konusu değişim ve dönüşümün hep peyderpey olduğunu düşünürdüm…
Orhan Pamuk’un meşhur ilk cümlesinde olduğu gibi, bir kitabın kişinin bütün hayatını değiştireceğine ihtimal vermezdim. Fakat bu keskin ve köktenci dönüşümü iliklerime kadar yaşadım! Sadece beslenme alışkanlıklarım değil; dünyaya, topluma ve insan dışı hayvanlara bakışım değişti.
Vegan olmak, hayatımın kilometre taşlarındandı. Buna vesile olan kitabı ve veganlık sürecimi anlatmak istiyorum.
Kitapla tanışıklığım yaklaşık bir sene öncesine rastlıyor. Yayınevi çalışanı olarak, kitabın tanınırlığını artırmak maksadıyla basın bülteni hazırlamam gerekiyordu. Dolayısıyla kitapla kurduğum ilk bağ hedef odaklıydı. Daha açıklayıcı olursam, kitabı bir “iş” olarak görüyordum. Durum böyleyken kitap üzerine bir şeyler karalamak zorlaşıyor. Severek ve seçerek aldığınız bir kitap hakkında inceleme yazmak daha kolay olur, değil mi? En azında bende hep öyle oldu.
Elbette kitabı okumadan önce de veganlık hakkında bilgim vardı. Hatta, en azından bir günlüğüne veganlığı denemiştim (sonra birdaha girmemek üzere fakültenin vegan yemekhanesini terk ettim). Şimdi düşününce, veganlığa mesafeli davranmamı anlayabiliyorum. O zamanlar veganlığın neliğini tam kavrayamamıştım. Veganlığın “hayvan hakları” olduğunu, öznesinin ben değil de hayvanlar olduğunu bilmiyordum. Belki de bu yüzden, Vegan Olmak İçin Bahaneler benim için uygun kitaptı. Çünkü Sherry Colb tam olarak bundan bahsediyor. Kitap, hayvan hakları konusunda farkındalığa sahip fakat vegan olmayan birisi için, oldukça açıklayıcı ve güdüleyici bir anlatıma sahip.
Kitabı okuduğum günü hatırlıyorum. Maksadım kitabı biraz kurcalayıp, başından ve sonundan paragraflar çekip bir tanıtım yazısı hazırlamaktı. Nitekim kitabın giriş bölümü beni olabildiğince çekti ve son sayfasına kadar tek nefeste okumamı sağladı:
“Barışçıl bir devrim başladı ve ilk ne yediğimiz konusunda yola koyuluyoruz. Bu devrim hepimize bir an durup kalbimizin derinliklerinde bildiğimiz şey hakkında düşünmemiz için çağrı yapıyor: Hayvanların neyi hak ettiklerine dair inancımız ile yaşamlarımızı yönetme şeklimiz arasında derin bir uçurum var.”
Ne kadar tanıdık! Gerçekten de hayvanların hak ettiğini düşündüğüm şeyle yaşamımı yönetme biçimim arasında derin uçurumlar vardı. Söz gelimi kedimin kuyruğuna bastığımda derin bir üzüntü hissediyordum. Fakat aynı günün akşamı, bir hayvan bedenini afiyetle yiyordum. Bu tutarsızlık üzerine daha önce de düşünmüşsem de Sherry Colb’un’un cümleleri ciddi anlamda veganlık üzerine kafa patlatmamı sağladı.
Kitap, elbette hepçilleri vegana dönüştüren bir sihirli değnek değil. Fakat, özellikle hayvan hakları konusunda düşünen ve kafasında soruları olanlar için son derece güdüleyici bir kitap.
Vegan Olmak İçin Bahaneler’i sonrasında bir defa daha okudum, arkadaşlarıma hediye ettim, sosyal mecralarda insanlara tavsiye ettim. Kitapların hayatımıza bu denli tesir edebilen nesneler olduğuna dair inancım daha da arttı.
Son Yorumlar